Özlem, Sevme, Sevilme Ve Yarim Kalmişliklarin Öyküsü: Uzakların Kokusu

Özlem, Sevme, Sevilme Ve Yarim Kalmişliklarin Öyküsü: Uzakların Kokusu

Özlem, Sevme, Sevilme Ve Yarim Kalmişliklarin Öyküsü: Uzakların Kokusu

Ocak 2023’te okuyucuyla buluşan Uzakların Kokusu, içinde 12 öykü bulundurur. Eserin yazarı Zeynep Sayman, söz konusu bu öykülerin hepsinde insanın varoluşsal problemlerini ele alır. Bu problemlerin temelinin sevme-sevilme olduğu daha ilk öykü olan “Kökler”de kendini gösterir. Bu öyküde, çocuk sahibi olamayan eltisine kendi bebeğini vermek zorunda kalan bir annenin yine kendi bebeğine -gözünün önünde büyümesine rağmen- duyduğu hasret, burukluk ve bir yere ait olamama hissi anlatılır. “Sadece Birkaç Saniye”, eserin ikinci öyküsüdür. “Kökler”de, evlat hasreti yaşayan bir annenin çocuğuna olan özlemi ele alınırken bu öyküde anne sevgisine ihtiyaç duyan bir evladın duyguları dile getirilir. Esere adını veren “Uzakların Sesi” başlıklı öykü ise özlem teması üzerine odaklanır. 


Yazar, öykülerini kurgularken karakterlerini monologlar şeklinde konuşturur; diyaloğa ya hiç girdirmez ya da bir iki cümleyi geçirmez. Böyle bir  üslup şüphesiz ki yazarın ele aldığı tema veya konuları işlerken karakterlerin yalnızlığını vurgulamak amacıyla bilerek tercih ettiği bir üsluptur. Böylelikle, hâkim olan duygunun önüne başka hususların geçmesi önlenir ve okuyucunun karaktere odaklanarak kendini onun yerine koyabilmesi sağlanır. Bunun en güzel örneklerinden birisi “Sadece Birkaç Saniye” başlıklı öyküdedir: “Saç diplerim çok kaşınıyor. Kuaförümden utandığım için kaşıyamıyorum. Ne kendisi ne çırakları başımdan ayrılıyor. Üstelik de çok terledim. […] Başım kaşınmaya devam ediyor. Bir sağ tarafı, bir enseye yakın kısmı, biraz tepesi, bazen de kulaklarımın arkası. Kaşıntı kurt gibi geziyor saç diplerimde. Kuaförüm gelinliğimi ve yüz hatlarımı göz önünde bulundurarak dağınık topuzun en doğru tercih olduğunu söylüyor. Uzun açıklamalarına ve yıllara dayanan tecrübesine güvenerek ikna oluyorum (Sayman, 2023:18-19).


 “Ocak 2023’te okuyucuyla buluşan  Uzakların Kokusu’nun içinde 12 öykü bulunur. Eserin yazarı Zeynep Sayman, söz konusu bu öykülerin hepsinde insanın varoluşsal problemlerini ele alır.”


 Yazar, hem gündelik yaşamdan sahneler seçerek hem de yapılan ayrıntılı tasvirler sayesinde okuyucuyla, ilgili öyküdeki karakterin özdeşleşmesine yardımcı olur, an okuyucuya yaşatılır. Yazar, Uzakların Kokusu’daki hemen hemen her öyküsünde böyle bir üslup ortaya koyar: 


Bir hışımla kendini sandalyeye bırakıyor. Yıllarca vücudunun etrafında birikip katman katman olmuş yağları ani bir darbe almışcasına titreyip duruluyor. Eşarbının ucuyla yüzündeki terleri siliyor.  Masaya şöyle bir göz attıktan sonra gözlerini yüzüme sabitliyor. Asıl konuyu pat diye açmamak için “Çiçek mi ekiyorsun?” diye soruyor. Sanki ne yaptığımı görmüyor. Yüzüne yayılan gülümsemeye gıcık oluyorum. Acıyor mu, küçümsüyor mu belli değil. Bir de hareket ettikçe ter kokusu çarpıyor yüzüme. Tiksiniyorum (Sayman, 2023:11).


 Kurmaca metinlerde yazarın amacı; okura başka dünyaların kapılarını aralayarak onu kendi alanının dışına taşımak, başka yaşamları göstermek, farklı duygular hissetirmektir. Bunu yaparken okuyucunun dikkatini üstünde tutabilmek için merak ve çatışma başta olmak üzere çeşitli ögelerden yararlanılır. Uzakların Kokusu’nun yazarı Zeynep Sayman, bu bağlamda okuyucuya önceden bazı ipuçları verir; okuyucunun merakını, ilgili öykünün sonunda giderir. “Bulgur Tekkenin Kuşları” başlıklı öyküde yer alan aşağıdaki satırlar bu duruma örnek teşkil eder: Annem içimde büyüyen korkuyu bilmiyordu. Sokağından geçmek istemediğim, tesadüfen bile karşılaşmaktan korktuğum adamın karşısına çıkarmak için hazırlayıp duruyordu beni. Ya hatırlarsa? Ya yüzündeki yarayı benden bilirse (Sayman, 2023:37).


 Yazar, yukarıdaki satırlarında soru cümlelerini de bilinçli olarak -aynı amaç için- kullanır. Böylelikle hem okuyucunun merakını artırır hem de onu sürece dahil ederek düşünmeye sevk eder. Ancak bazen öykünün sonu, okuyucunun hayal gücüne bırakılır; tam olarak bir sonuca bağlanmaz:
 Biraz önce incitmemek için üzerine titrediğim o narin çiçeğin yarısı toprakta yarısı masanın üzerinde öylece duruyor. Nefesim daralıyor, bütün hücrelerim titriyor. İçimdeki o ince çıtırtı kocaman bir çatırtıya dönüşüyor. Öfkeden sıkıp yumruk yaptığım parmaklarımı aralıyorum. Bütün gücümle eltimin üzerine doğru yürüyorum. Sonra… Sonrasını hatırlamıyorum (Sayman, 2023:17).


 Her ne kadar okuyucuyla edebî metin arasındaki mesafenin kaldırılması gerekse de bu tür metinlerin kurmaca olduğunun unutulmaması için yazar sıkça benzetmelerden yararlanır. Böylece gündelik dilin ötesine geçerek edebî bir üslup ortaya koyar. Bu, aynı zamanda okuyucu üzerinde olayların tesirini de artırır. Böylelikle yazar, Uzakların Kokusu’nda insanın temel ihtiyacı olan duygulara yer vererek okuyucusunu farklı insanların hayatlarına, düşünce dünyalarına ortak eder. Bütün öykülerinde bunu Adem ve Havva  şeklinde isimledirdiği karakterler üzerinden yapması da dikkat çekicidir: Suyun içinde adını bilmediğim çok zarif bir çiçek daha bekliyor. Kıl kadar ince beyaz kökleri çoğalmış, dalgalanan bir tül gibi duruyor (Sayman, 2023:14).


 Kaynakça
 Sayman, Z. (2023). Uzakların Kokusu. Konya: Loras Yayınları.

Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow